Archiv für die Kategorie ‘Futbol’

F.BAHÇE. DİNAMO KİEV= İst

Montag, 23. März 2009

FUTBOL… 23, 8, 2006 – Fener – Kiev

Şimdi uzun bir aradan sonra sizlerle gene futbol diyeceğim, bir saat oldu Fenerbahçe İstanbulda Dinamo Kiev ile iki iki kalarak şampiyonlar ligine veda etti. Tabii ki taraftar olarak Türk halkı olarak üzgünüz keşke olmasaydı biz gide-bilseydik diyoruz, fakat bazı gerçekleri görmez göz ardı edersek, özeleştiriyi yapamazsak bundan zararlı gene biz çıkarız önce şöyle bir genele bakmak lâzım sahi Fenerbahçe dinamo kievden dahamı zayıf takım ? bir sefer hayır fazlası var eksiği yok, ama bu turu atlama illaki galip gelmeye yetmiyor, burada Teknik kad roya bütün iş düşmektedir. Şimdi inanırmısınız aslında içimden yazmakta gelmi-yor diyecekler ki sanki Fenerbahçe düşmanı geçen yıl Daumu taktın bu yılda ….
Sakın öyle düşünmeyiniz. Benim burada anlatmak istediklerim ne Fener Bahçe,
ne Beşiktaş, ne Galatasaray falan değil, tümüyle bütün kulüplerimizin bir analizi oynadığımız futbol, Teknik adamların kulüplere maliyeti, korkunç bir para trafi-ği transferler,falanıda alalım beş milyon dolar, fişmanıda alalım on milyon dolar ama bu futbolcu nedir ne değildir gerçekten futbolu biliyormu? Bol keseden har-camalar ve sonunda hüsran. Aman sakın ha!! Erdoğan Dansuk neden böyle yazı-yor demeyiniz. Bakın bir misal dört gün evvel bir maç oynandı, İspanya super kupa Barselona- Espana maçı bu maçı seyretmediyseniz bandını bir yerden te-min edin ve izleyiniz , bakınız futbol nasıl oynanıyor? Futbol bir sefer ekip yani takım oyunudur onbir kişi oynar amma yirmi kişiye varan kadrosu heran istim üstü hazır olmak zorundadı. Bu onsekiz veya yirmi kişi kadronun tabir caiz ise A dan Z ye her şeyinle hazır olması gerekir, gerek sistem, gerek kondüsyon, taktik yani maçta yapacı görevi ezberinde bilmesi gerekir. “ Futbol bir sefer şunu hemen belirteyim ki akıllı insanların başarabileceği bir spor dalıdır.” Neden akıllı insanlar ifadesini kullandım bilirmisiniz ? çünkü Futbol insanın bütün vücut aksamını kullanılan bir spordur, elle oynar, ayakla,dizle, göğüsle yani vücutun her yeri çalışmaktadır. Bütün mesele burada teknik adam antrenö-rün becerisi bu işi ne kadar biliyor, gerçekten biliyormu veya eskiden oynadığı bir futbol kariyeri kendisini bir kulübün başına getirmiş, ama almış olduğu karar lar hem kulübü maddi zararlara sokarken birde umutları yok eder gider, meselâ çok basit bir hesap bu akşam tur atlayan takım Fenerbahçe olsaydı, extra Fifadan duyduğum kadarı ile yedi sekiz milyon Euro alacakmıydı? Şimdi bu parayı ala- madık bunun sorumlusu tabii ki yok, halbuki olması lâzım olmazmı ? sayın baş-kan Aziz Yıldırım bey bu neden böyle denmezmi? Aslında denmesi gerek ben başkanım bu işi benden iyi bilen yok demek yanlıştır. Kaç yıldır sayın başkan Daumda israr etti bizlerde bu işin böyle olmadığını yazdık. Aslında Daumu çok sevdiğimi her zaman ifade ettim, çünkü bizi dış dünyaya, avrupaya bizden çok iyi tanıttı gerçek bir Türk dostu, ben bin söylesem o bir söyler benden etkili olur diye düşündüm fakat bu demek değil ki ben onun bazı yönlerini yorumlamaya-yım keşke onu biraz yardımcı olabilseydim diyede düşündüm. Sevgili okurlarım şimdimi Fenerbahçe bu hoca ile nemi yapar diye sorarsanız bana kalırsa hiç bir-şey yapamaz. Neden mi çünkü oynan futbol futbol değil, alın maçı kasetten sey-rediniz birtek tek pas varmı? Her ayağına topu alan oyuncu önce tutacak sonra düzeltecek ondan sonra rakip presi tepesine indiğinde ya çalım deneyecek topu kaptırıp rakibe kontra pas hücum şansı verecek. Bunu hemen söyleyeyim herkes her takım için söyleyeyim böyle futbol yok artık. Dünyanın hiçbir yerinde yok Afrikada bile oynanmıyor. Bunu peşinen bilmekte fayda vardır, hele memleketi mizde Üniversite bitirmiş gençlerin bile iş bulmakta zorlandığı bir dönem bütün dünya gençliği çok sıkıntılı bir zaman da şimdi Futbol bu işi bilen Futbolcular herkezin gözü acaba benim oğlumda nasıl iyi futbolcu olur diye ailelerin bile teş vik edebildiği arzuladığı bir ekmek kapısıdır. “ FUTBOL!! “ şimdi biz de acaba insanımıza bir faydamız olurmu, diye düşünüp bildiklerimizi bir kitap yapmayı düşündük. Mezaramı götüreceğiz bildiklerimizi deyip bu işe bu zahmete sizler için katlandık. Bütün gayemiz Türk insanının da bu arenada bir ekmek bulması için bu uğraşı vermekteyiz. Hep kendi kendime düşünmüş, sormuşumdur bugün Brazilya Dünyada Futbol dendiğinde bir marka olmuştur. Madein BRAZİL !! çünkü dünyanın her dev kulübünde bir Brazilyalı futbolcu sanki bir Cokerdir yani kurtarıcı, bunu bir araştırmak lâzım bu futbolu neden hep onlar? Bizim bilmediğimiz muhakkak bir nedeni olmalıdır. Milyon dolarlarla futbolcu trans-ferleri hep bu fakir dünya ülkesi Brazilya içindir. Bilmiyorum belkide bir devlet politikası dünyadanda gizlenmektedir, genç yaşta bir eğitimden geçmiş olmaları gerekir diyede düşünmekteyim. O nedenle diyorum bizimde federasyonumuzun böyle bir girişimä ile okullar açılmalı gençlere ön ayak olunup dünya piyasasın-da bizimde topçularımız var diyelim diyorum.. 24, 8, 2006 Erd. Dansuk

Sevgili okurlarım diğer kulüplerimiz ve milli takımda dağil burada yazılarımız devam edecektir.

FUTBOL.. MİLLİ TAKIM..

Montag, 23. März 2009

FUTBOL … Kitaba dair.. 12, 8, 2006 = Alm

Sevgili okurlarım uzun zamandır birşeyler yazamadım gerek bazı işlerim vardı ve belkide yaz sıcakları ihmal ettim. Bir dünya şampiyonası geçti iyisi kötüsü acı ve tatlısı ile sadece sehirci olarak katılabildik. Bir önceki şampiyona nın dünya üçüncüsü olan Milli takımımızı bu şampiyonanın dışında görmek biz-leri üzdü. Bundan da bir ders alındımı bunu da sorgulamak lâzım, nerde yanlış yaptık? Bence yanlış karşılıklı oldu.
1) Sayın Ersun Yanal Hocamızın hakan Şükür ile sürtüşmeye girmesi yanlıştı, çünkü maçlar başlamış ve ilk maç Trabzonda berabere kalınmıştı sanırım sürtüşmede orada başladı. Hakan Şükür allahı var şimdi Türk futboluna kendisini adamış, yetmiş milyon vatandaşın, taraflı olsun taraf-sız olsun herkesin güvenini kazanmış bir futbolcuyu polemik yapıp bu ortamı yaratıp kadrodan dışlaması bence yanlıştı, Hocanın cezalandırıl-ması gereken bir olaydır. Amma burası Türkiyedir deriz ya biz bir egoist düşünce ben bilirim havası malesef Türk milli Takımının Almanyada yani dünya şampiyonasından mahrum etmiştir. Halbuki varya inanın Sayın Ersun Yanalın Türk Milli takımının başına getirilmesinde belkide en sevinen insanlardan biriydim, Fakat demek ki bazı aşırı fanatik düşün celer mi diyeyim, bir ata sözümüz var yol giderken at değiştirilmez diye, işte o atalarımızın söylemiş olduğu söz bu misalle aynen yeri ne oturmuş oldu. Bakınız sanki ona inat Hakan Şükür halâ Türk futbol sehircisinin gönlünü fet eden oyunlar sergilemektedir. Böyle formda böyle golcü bir oyuncuyu takımdan kestiğinde birde kaybedersen olan bu olur yani bir ulusun Futbol da yüzümüzü güldüren adam diye baktığı bir futbolcuyu yok sayarsan senide yok sayarlar. Fakat burada bütün futbol kamu oyu üzülür ve netekim o durum yaşanmıştır.
2) Fatih Terim Hocamız Milli Takımın başına getirilmiş dolayısıyla yaşanan malum olaylar bütün Türk ulusunu üzmüştür, Milli Takımımız ceza almış, sahamız kapanmış, bir yığın spekilasyonlar Türkler karalanmış velhasıl hiçte yakışmayan olaylar yaşanmıştır. Ha şimdi nemi olacaktır? şimdi sa-yın Terimin nezaretinde yeni bir milli takım oluşacak birkaç hazırlık maç-ından sonra eylül veya ekimde ikibin sekiz Avrupa şampiyonası eleme gu-rubu maçları başlayacaktır ve bu maçların bir çoğu Türkiye dışında sehir-cisiz oynanacaktır. Bakınız nereden nereye gelinmiştir bunun bence baş-langıç noktasıdır. Ersun Yanal – Hakan Şükür sürtüşmesi. Bilmiyorum sizce de öylemidir?
3) Fatih Terim ile ikibin sekiz Avrupa şampiyonasına katılabilenecekmi? Oda bir ayrı sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Meselâ Fatih Hoca daha önceleride Milli maçlarda görev yapmış ve başarılı da olmuş bir hocamız-dır bundan şüphem asla yoktur. Amma bilmediğimiz bir olay vardır Türki ye artık eski Türkiye değildir benim anladığım ve gördüğüm manâda in-sanlar bir birinin kuyusunu kazmak için yarışmaktalar. Görülmemiş olay- lar yaşanmaktadır. Düşünün milli marşımız okunurken bile bırakınız saygı duruşunu yuhalayanlar bile çıkmaktadır. Bu kadar aşağılık insanlar maale-sef aramızda dolaşmakta başarıyı istememekteler bunlar bilinen nedenler-dir. Birde takımda ve ülkede ikilik yaratılmak istenmekte belkide bu ta-kımın içine bile sirayet edecektir yani ikilik bunun olduğu yer ve zamanda başarı beklemek güç olur diye düşünüyorum.

Ligteki bu yıl oynayacak takımlarımız için henüz bir yorum yapmak çok zor ol-masına rağmen benim görüşüm gene her zaman olduğu gibi geniş kadro kaliteli yedekleri olan takımlar diyorum. Beşiktaş Tigana nın yönetiminde tamamen gençleşti amma bir Sergen kalitesinde ağabey yani bir beyine ihtiyacı olacaktır sanıyorum. Galatasaray gençlerle takviye geçtiğimiz yıldan buyana haşı tuttu diyorum. İnşallah başarılı olurlar. Fenerbahçeye gelince yüzüncü yılı tabii çok şey bekliyor taraftarı ve yönetim amma bu yıl işi daha zor yeni antrenör ve bağzı yeni oyuncular uyum problemi yaşanabilir, bazı olumsuzluklar olursa panikte yaşanabilir. Buna rağmen başarılı olsunlar dileklerimle bir dileğimde şuki artık lütfen öyle sahalarımızda lüzumsuz haller görmeyelim diyorum. Futbolun bir spor olduğunu, bir kardeşlik olduğunu kabul edelim. Yenmekte yenilmekte var olduğunu kabul edelim. Kazasız belasız kavga ve gürültüden arınmış bir sezon dileklerimle, benim canım okurlarım.. Erd. Dansuk

www.erdogandansuk.com

4-1-3-2 = FUTBOLDA SİSTEM..

Montag, 23. März 2009

4-1-3-2 ….
Futbolda sistem…

Sene 1964-65 yılları yani deve Tellal pire Berberken misali masal gibi yani
şimdi belkide bu meselleme nereden çıktı diyeceksiniz? Sevgili okurlarım masal gibi yani tam kırk yıl sonra bu yazıya nedenmi böyle 4-1-3-2 diye başlık atmı-şım tam kırk yıl. Değerli okurlarım bakınız şimdi bundan kırk yıl evvel Dünya futbolunun sistem adına birşeyler konuşmaya başladığı yıllardır, W M sistemi-nin uygulandığı yıllarda 4-2-4 // ardından 4-3-3 // vesaire çeşitli versiyonlar denendiği zamanlarda yani kırk yıl evveli, sevgili okurlarım ben Bandırma çelikspor amatör takımı Balıkesir marmara gurubu şampiyonu olduğumuz yıllarda yani masal gibi işte O ! 4-1-3-2 sistemini oynuyorduk belki şimdi diyenleriniz olacaktır ki buda nerden çıktı evet canlı şahitlerim halen mevcut.. Şimdi gerçekten yıllar sonra 18 mart 2006 hürriyet gazetesini internetten okur-ken sayın Korkut göze Tigananın Beşiktaşta Kayseri spora karşı oynattığını öğrendiğimde ohbe! dedim ancak bizim kırk yıl önce vardığımız yere gelebil-mişler dedim bu bile büyük bir aşamadır dedim, çünkü benim düşüncelerimde eğer dört dörtlük uygulanırsa hem defansta açık verilmez hemde katı defans yapan takımların kademesi kolay açılır öyle bir taktik uygulamadır. Hani vardır-ya takım kendi onsekizi içerisinde kale olmuştur kademe vardır falan deriz işte öylebir kademe yapan takıma karşı uygulanırsa onlarda neyin nereden geldiğini anlayamaz ve netice hezimet olur. Bunun nedenlerini nasılını inşallah çıkacak diyoruz ya hani kitabımızda dahada derinliğine anlatacağız.. 4-1-3-2 sistemimiz hem defansta açık vermeyan hemde karşı rakip defansını heran yerlebir eden bir sistemdir inanınız ben gazetede okuduğumda gözüm yaşardı ohbe! demek beni anlayan bir kişi çıkmış sayın Tigana kendisini kutluyor başarılarının devamlı olmasını diliyorum
Sevgili okurlarım tam kırk yıldır devamlı gazetelerde bütün hocaların taktik sistem dizilişlerini hep takip etmeme rağmen ilk defa sayın Tigana vasıtasıyla bu sistemin uygulandığı bir Beşiktaş sayın Tigana ile yükseliş trendinde Beşiktaş Kulübü ve sizin tam kırk yıl evvelinden düşünüp uyguladığınız sistem sanki Nasreddin hocanın hani vardır ya bir hikayesi önce eşşeğini kaybetmiş ve sonra bulduğunda sevindiği gibi bende öyle sevindim yani kırk yıl sonra olsada eşşeği bulduk misali yani beni anlayan bir kişi çıkmışya kırksene sonrada olsa artık gözüm açık ölürüm misali.Sevgili okurlarım hafta sonu yazımı böyle benzer bir fıkra ile süslemek istiyorum.. Zamanın birinde bir şair varmış şehrin bazı yerle-rinde caddelerde şiirler okur çevresinde insanlar onun bu ateşli şiir okumasını dinler fakat hiç birşey anlamazlarmış halk arasında şairi dinleyen insanlar herbiri diğerine sorar ne anladın? Diğeri hiçbirşey dermiş ve nihayet bu şair zamanın Sadrazamına Vezirine kadar ulaşmış böyle bir şair var çarşı pazar her yerde Şiir okuyor fakat kimse ne okuduğunu bir türlü anlamıyor denmiştir. O zamanlar sal-tanatın şiire şaire önem verdiği yıllar herkez şiir yazıyor şiirler okunuyor her ay enaz bir iki gece şiir muhabbetleri yapılıyor ve gerçek değerli şairler topluluğu var dolayısıyla bizim şairi dinlemek kaydı ile kendiside davet ediliyor ve icabeti sağlanıyor. Değerli dostlarım işte böyle bir gecede sıra şairimize gelipte O okumaya başladığında gerçekten kendinden geçmiş bir halde ağzından köpükler fışkırıyor herkez merak içinde ve şiir bitiğinde padişah erkâna soruyor herkez bilirkişi ünvanına sahip edebiyat uzmanları topluluk, ben birşey anlamadım anlayanınız varsa tarifini yapsın gibilerde bir soru soruyor hiç biriside ben anla-dım diyemiyor? O zamanda padişah kararını veriyor bu diyor bu fazlalık insanla rın beynini karıştırır hemen asın diyor. Bunun üzerine padişaha el etek öpüp yal-varıyor ne olur beni birtek anlayan çıkana kadar asmayın diyor ve padişah onun bu dileğini kabul edip idamı infazı bir müddet durdurup bunu hapise ve birde ödül koyup tellal çıkarıyor bu şairi anlayana bir kese altın, yurdun her yanından müracatlar ben anlarım diyene şairin yanına sokuluyor şair şiirini okuyor bitince soruyorlar birşey anladınmı diye kimse birşey anlamıyor tabiiki gelenler üzgün ayrılıyorlar ve nihayet birgün birtane çoban geliyor alıyorlar şairin odasına baş- lıyor o okuyor bizim çoban kardeşimiz göz yaşlarını tutamıyor ağlamaya devam bizim şair nekadar mutlu tarifi imkânsız eyvah diyor beni nihayet bir anlayan çıktı ya ölsemde gam yemem artık diyor şiir bitiyor tabii ki çobana parayı vere-cekler ama ne anladığını, neden ağladığını soruyorlar? Zavallı çoban hiç birşey anlamadığını ama ağlamasının nedenininse şöyle anlatıyor ahh! Diyor ben çoba-nım benim bir Tekem vardı çok sevdiğim dünyalar güzeli akşam olduğunda dereye inerdik su içer şöyle bir başını sağa sola sallar ağzından çıkan su damla-cıkları batan güneşin kızıllığında öyle bir güzel gözükürdü ki sanki onu gördüm onu yaşadım bu şairin ağzından çıkan tükürük köpüklerinde onu gördüm ona ağladım yani şiire, şaire değil Tekeme ağladım demiş. Şimdi diyeniniz çıkacak ve diyecek ki bu benzetmeyi neden yaptınız? Şimdi iddia ediyorum bizim felse-femizde öyle başaramayacağımız şeye inat yoktur burada bize bu şansı verecek bir Padişah aramaktayız çok değil sekiz hafta genç A- veya B - olsun gençler-den bir takım bakınız nasıl futbol oynanırmış onu göstermek için biz burada varız……..
Burada birde kısaca Türkiye liglerinden bahs etmek isterim Türkiyede şam-piyonluk son haftalara kaldı Fenerin Ankara gücüne 4-1 galibiyeti ardından dün Galatasarayın Kayseri Erciyes spor karşısındaki hırsı liglerin son haftalarının yani şampiyonluğa oynayan bu iki güzide kulübümüz arasında heyecanlı ve çe-kişmeli geçeceğini söyleyebiliriz. Olaysız ve gerçekten spora sporcuya yakışır maçlar bekliyoruz, olaysız kazasız maçlar bekliyoruz. Sevgili okurlarım hepinizi sevgi ve saygılarımla selâmlıyor sağlık sıhhat afiyet ve kansız harpsiz bir dünya dileklerimle diyorum benim canım sevgili okurlarım ..

Erdoğan Dansuk // 20, 3, 2006 -Pazartesi